La La Land

Aman yıl sonu kapatıyoruz aman yeni yıla başladık derken hiç es vermeden çalışarak günler geçiyordu bir sinema yüzü bile görmeden...
Bu acıklı hikayeye birer hafta arayla önce Rogue One sonrasında La La Land ile "eeh yetti beh" diyerek farklı bir yön verelim dedik. Başlığın da La La Land olmasından mütevellit yazı La La Land filmi (ya da müzikali mi demeliyim) ile ilgili. Neden Rogue One yazmadın onun başı kel mi derseniz elbette değil, lakin ben Rogue One'in ikinci yarısından sonra uyudum. Evet Uyudum! Ama bir sor neden uyudum? Çünkü biz yoğun iş temposunda vakitsizlikten genellikle gece seanslarını tercih ediyoruz ve ben çok uykum varsa her yerde uyuyabilen bir canlıyım. Ayrıca salonda hepi topu üç çift olduğumuz için klimalar bana kutuplardaymışız hissiyatını çok net yaşattı, ne kadar mont, şal varsa üzerime alıp vücut ısımı belli bir dereceye getirerek bir güzel uyudum. O yüzden şimdi filmin arkasından atıp tutuyormuş gibi olmak istemiyorum. Durum bundan ibaret yani. (Ama izlediğim yere kadar kesinlikle iyiydi.) Velhasıl La La Land'de uyumadım iyi ki de uyumamışım yoksa izlediğim en iyi filmlerden biriydi diyemiyecektim. Ben filmi çok beğendim. Hani bir film izlersiniz de orada kendinizden bir şeyler bulursunuz ya, işte öyle etkilendim. Belki caz sevdiğimden, belki kıyafetlerinden, belki o ayakkabılarından, belki o tatlı aşktan, belki o aşk kokan şehirden, belki filmin tüm müziklerinden, belki de hayallerden. Sanırım en çok hayallerden.  
Eğer biraz yarınlarımızdan kaldıysa, benim de çok tatlı hayallerim var gerçekleştirmek istediğim. Çok içindeydim filmin ve çıktığımda iyi bir film sonrasında tavan yapmıştı hissiyatım. Blu-ray'i çıksın sağ yanıma şarabımı, sol yanıma sevdiceğimi alıp evde tekrar tekrar izleyeceğim filmi. Kuşkusuz 2016'nın en iyi filmi bence, sinemada kaçıranlar şimdiden üzülebilirler.  



Sevgiler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Doğmuş Kedi Buldum Ne Yapmalıyım?

Platonik Aşk'a adını veren Aşk, Platon'un Aşkı // Rafet Elçi

Şölen-Dostluk // Platon