Dünyanın İlk Tapınağı "Göbeklitepe"


İnsanlık tarihine yapılan yolculukta büyük bir keşif olan Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezine yaklaşık 15-20 km uzaklıkta, Örencik köyü yakınlarında, deniz seviyesinden 8 yüz mt yükseklikte bir tepe üzerinde yer alır ve insanlık tarihinin ilk mimari eseri olma özelliğini taşır. Hala ayakta kalmayı başarabilmiş bu nadir eserin ülkemiz toprakları içerisinde olması çok sevindirici olmasına rağmen halen yeteri kadar ilgi görmediği ve bir çok kişi tarafından henüz bilinmiyor olması da bir o kadar üzücüdür. 

Günümüzden yaklaşık 10 - 12 bin yıl öncesine ait Göbeklitepe Tapınağı, Mezepotamya'daki şehirlerden 5 bin yıl, Malta Tapınaklarından 6 bin yıl, İngiltere'deki Stonehenge'den 7 bin yıl, Mısır Piramitlerinden 7 bin 500 yıl, Roma ve Zeugma Mozaiklerinden ise 10 bin yıl daha eskidir. Göbeklitepe'nin keşfi ile medeniyetlerin dünyaya yayılmasında merkez noktası olduğu 10 - 12 bin yıl öncesinde kentleşme ve yerleşik topluma geçildiği kanıtlanmıştır.

Göbeklitepe dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. O yüzden Göbeklitepe tapınağı insanların yerleşim bölgesi değil, çanak çömlek gibi buluntuların olmadığı, burada bir araya gelerek ibadet ettikleri Neolitik (Yeni/Cilalı Taş Çağı) döneme ait bir ibadet merkezi olarak ifade edilir.



İnsanları simgelediği düşünülen ve üzeri çöl varanı, turna, leylek, yaban domuzları, sürüngen, tilki, yılan, akrep, başsız insan v.b. kabartmalarla süslenmiş T ve L şeklindeki anıtsal taşlardan oluşan kompleks, bundan 10 - 12 bin yıl öncesine ait inançları yansıtan önemli bulgulardır. Bu anıtsal taşlar aynı zamanda mimarlık tarihinin başlangıcı kabul edilir.

Günümüzden 10 - 12 bin yıl öncesinde ilkel aletlerin olmadığını düşünürsek o sütunların oraya nasıl taşındığı ve üzerindeki kabartmaların nasıl yapıldığı şaşkınlık konusu olmakla birlikte hala çözülmüş değildir. Bu sorulara cevap bulunduğu taktirde insanlık tarihinin yeniden yazılması gerektiği de söylenenler arasındadır.

Tapınak içerisinde yer alan kabartmalı figürler dünya heykeltraşlık ve plastik sanatların da ilk örneği olarak kabul edilmektedir.

Göbeklitepe'nin keşfi:

İlk olarak 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi tarafından ortak yürütülen Güney Doğu Anadolu Bölgesi yüzey araştırması çalışmaları kapsamında keşfedilmiş ama önemi anlaşılamamıştır.
Sonrasında 1983 yılında tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu oymalı taşı müzeye götürmesiyle fark edilmiştir.
Daha sonra da 1995 yılında Şanlıurfa müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ortak projesi olarak bölge araştırılmaya başlanmış, Alman Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu Kararı ile kazı çalışmaları yürütülmüştür.

Göbeklitepe'ye dünya basın ve yayını da çokça yer vermiş bunlardan bir kaçı;
* Medeniyetten ve herşeyden önce Göbeklitepe vardı. (İngiliz basını)
* Dinin doğduğu yer. (National Geographic)
* Göbeklitepe Mısır Piramitleri gibi olacak. (İngiliz basını)

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen bölge adını yakınlarında bulunan bir yatır mezardan alıyormuş.

O zaman yeri gelmişken Göbeklitepe ile ilgili yeni ve ilham verici bir de haber paylaşayım.
2011 yılında UNESCO tarafından dünya miraslarına aday gösterilen Göbeklitepe'nin tüm dünyanın tanıdığı tarihi ve turistik bir alana dönüşmesini sağlamak amacıyla Piu Entertainment tarafından Kasım ayında Göbeklitepe Klasik Müzik Festivali düzenlenecekmiş. İstanbul ve Şanlıurfa'da eş zamanlı gerçekleştirilecek bu festivalde dünyaca ünlü orkestralar ve sanatçıların ağırlanması planlanıyor. Organizasyon festival için kesin programı Temmuz ayında açıklayacakmış. Bu festivalden elde edilen tüm gelir de Göbeklitepe'nin tanıtımı için harcanacakmış :)

Her bir yerinden tarih fışkıran güzel ülkemizin ve eserlerinin kıymetini bilmek, anlamak, özümsemek dileğiyle.

Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Doğmuş Kedi Buldum Ne Yapmalıyım?

Şölen-Dostluk // Platon

Platonik Aşk'a adını veren Aşk, Platon'un Aşkı // Rafet Elçi